Alain Badiou'nun Covid-19 durum tespiti üzerine

Çağımızın önde gelen düşünürlerinden Alain Badiou, "Sorunun tanımında anlaşalım, yanlış tanımlarsak yanlış iş yaparız" demiş.

Anlaşmaya çalışıyorum.

"Örneğin, mevcut salgının başlangıç noktası muhtemelen Wuhan eyaletindeki pazarlarda. Çin pazarları günümüzde hala sergilenen ürünleriyle meşhur; özellikle de açık havada yığılmış her çeşit canlı hayvan satış zevkleriyle… Bugüne dek en güvenilir hipotez, virüsün yarasalardan miras alınmış bir hayvan formunda, kalabalık ve temel hijyenden yoksun bir ortamda bulunduğu."
Neyse ki "(kuvvetle) muhtemelen" ("très probablement") diyor, ardından kültürel ırkçılığı da lanetliyor, ama balık pazarıyla ilgili meşhur hikayeyi detaylandırmakdan da geri durmuyor.
Oysa Çin'de ilk incelenen vakalar arasındaki 41 kişinin 13'ünün pazar yeriyle hiçbir bağlantısı bulunmadığı biliniyor. Hatta 1 Aralık 2019'da ilk tespit edilen vakanın deniz ürünleir pazarıyla hiçbir teması/bağlantısı bulunamadığı da biliniyor. Bu konudaki rapor Lancet dergisinde yayınlandı ve bunun bir özeti de Science'ta çıktı: https://www.sciencemag.org/news/2020/01/wuhan-seafood-market-may-not-be-source-novel-virus-spreading-globally#. O pazarda pangolin satıldığına yönelik hiçbir veri de yok ayrıca. Yani salgının kaynağının pazaryeri olması sadece güçlü bir olasılık. Öne çıkmasına imkan verilmeyen daha bir sürü olasılık var ("kasıtlı salgın" senaryolarını hiç saymadan söylüyorum).
Bir olasılığı tekrar gündeme getirmekte çok sorun olmayabilir. Fakat Badiou "Hayvan türleri arasından insana varan bu yerel bulaşma tüm meselenin kaynağı" derken sorunu fazlasıyla lokalize ediyor ve salgının ortaya çıkışında insan-doğa ilişkisindeki çarpıklıkların rolünü dışlıyor. Çağımızın önde gelen bir düşünürünün, sorunun ana sebepleriyle ilgili neredeyse hiçbir şey söylememiş olmasını, her şeyi insanlar ve kurumlar arası ilişkilerle anlatmaya çalışmasını nasıl karşılayalım?
Örneğin tarımda, hayvancılıkta ve yaban hayatı ticaretinde kapitalist sektörleşme sürecinin getirdiği ormansızlaşma ve yaban hayatı alanlarının daralması sonucunda daha önce yalıtılmış durumda olan patojenlerle etkileşimimizin artması... Genetik yönden tek tip hayvanlardan oluşan endüstriyel hayvan çiftliklerinin bu hastalıkların gelişip yayılması için ideal ortamlar sağlaması... Bu bağlantıları uzun zamandam beri ortaya koyan bir dolu çalışma var. ETC Group'un 2017 tarihli "Who will feed us?" raporundan bir alıntı ile yetineyim: "Bu [zoonoz] hastalıklar, yaban hayvanları da dahil çeşitli hayvanlardan, genetik yönden tek tip olan çiftlik hayvanlarına geçer ya da gıdalar yoluyla yayılır. UNEP'e (Birleşmiş Milletler Çevre Programı) göre, eğer küresel bir salgın başlarsa bu trilyonlarca dolara mal olacaktır."
Badiou "sosyal ağlara" da sert girmiş. Buradan başka bir siyaset, başka bir dünya falan da çıkmaz demiş. Zaten ona göre bu "kriz" de değil, bir "durum."
Badiou ile anlaşamadım. Ne sorunun tanımında, ne mevcut durumun betimlemesinde, ne de öngörülerinde. Kendi kendime, İyi ki yaşamımın bir noktasında kendimi doğaya, köye, kırsala, insanların arasına atmışım da biraz olsun görüş açım genişlemiş dedim.

Badiou'nun yazısının Türkçesi: https://gergedan.press/alain-badiou-salgin-durumu-uzerine-7030/

Fransızca aslı: https://qg.media/2020/03/26/sur-la-situation-epidemique-par-alain-badiou/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dil, zihin ve felsefe dersleri

Köylülük ve Agroekoloji

ENDÜSTRİYEL ŞİRKET TARIMI ÖLDÜRÜR - Kapitalist tarım ve Covid-19: Ölümcül bir birleşim