Kayıtlar

Ocak, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sancı

Yazmaya başlamam kolay olmadı, olmuyor. Böyle açığa, açıklıklara yazmak benim için yeni bir şey. Belli ki düşünmeye eşlik edecek bir yazma olacak benimki. Zorlayan da bu. Yılbaşından beri yeni bir zorluk, yeni yüzleşmeler, yeni bir sancı. Birkaç gündür hiç düşünmediğim kadar düşünüyorum. Ve hiç olmadığı kadar kopuk, dağınık. Bu da beni zorluyor, çünkü bu şekilde 'düşünmeye çalışmak' yaşamımda olan bir şey değildi. Evet, hem gündelik insan tarafım, hem akademisyen tarafım, hem de aktivist veya ekolojist tarafım (artık ne dersek) düşünerek yaşıyor ve üretiyor. Ama o düşünmeler bir iş gibi değil; geldiği zaman geliyor, olduğu zaman oluyor. İstemli ve çabalı bir değil. Başkalarıyla konuşmaya değil, öğrenmeye, kendimle konuşmaya, bazen de belirli bir çerçevede zaten ilgili olan kişilerle paylaşmaya yönelik. Bir makale yazmaya, ders anlatmaya, sunum yapmaya, somut işlere veya örgütlenmelere yönelik düşünmeler. Şimdi sanki ilk kez sadece 'söylemek' için düşünüyorum; söylem...

Niyet

"Yazmaya başlıyorum" diye ilan ettim ya. "Haydi yaz" sesleri duyuyorum içimde ve dışımda. Her gün yazamayacağım belli. Ama acaba ne sıklıkta yazacağım? Nerelerden başlayıp nerelere gideceğim? Hemen belli bir konuyla giriş mi yapsam diye düşündüm. Mesela zaten gündemimde iken, "küçük ölçekli çiftçiliğin ve köylülüğün önemi". Fakat yok, hemen 'somut' konulara girmeyeceğim. Yazmakla ilgili endişelerimi yazmakla başlayacağım. Belli belirsiz bir dolu endişem var. Bir kere, neden yazmak istiyorum? Yazmak her durumda niyetli bir eylem. Muğlak da olsa, niyetimi veya niyetlerimi görmek istiyorum. Çünkü yazmak, konuşmak, uçsuz bucaksız dil-anlam denizinde, bir dolu etkileşim içeren bir yolculuk. Kiminle neyi nasıl konuştuğumuza bağlı olsa da, yaşamın, o amansız şeyin tam ortasında, tekinsiz bir eylemlilik. Yazma niyetlerimle ilgili yazmak kolay bir giriş yapmamı sağlayacak. Çünkü bildiğim, çalıştığım konulardan biri, söz-eylemler. Niyet içermeyen hiçbi...

Başlangıç

Yazmaya başladım... ‘Konuşmalar’ dedim yazacaklarıma. Bir şundan: Yazı konuşmanın temsili. Bir de şundan: Sadece söylemek değil duymak da istiyorum. Bu işteşlik konuşmakta var. Niyetim açık olan herkesle, her şeyle konuşmak. Belki de sadece insanlara/insanlarla değil. Açıklıklara/açıklıklarla konuşmak. Neler söyleyeceğim tam bilmiyorum. Tahminimce epey dilden, anlamdan bahsederim. Sonra zaman, düşünce, korku, istek. Sonra bilim, teknoloji, yapay zeka. Sonra tarım, iklim. Toplum, siyaset. Bazen de bir yazı, bir kitap, bir film. Merak ediyorum nasıl olacak. Anlamlar dönüştükçe, yenileri oluştukça neler olacak? Konuşmak, hep söylemek değil. Dinlemeye, okumaya da zaman ayıracağım. Buna da seviniyorum. Niyetim yazmaya/söylemeye, okumaya/dinlemeye mümkün olduğunca zaman ayırmak.