Belirsizliği veri olarak kabul edememek

Yaşadığımız zorlukların bir yönü de, kesinliğin olmadığı yerde kesinlik 'yaratma' alışkanlığımız değil mi?

Belirsizliği veri olarak kabul edememek...

Müthiş bir yazı çıktı bugün Duvar'da. Yazının tamamının okunmasını hararetle öneriyorum. Bu süreçte okuduğum en düzgün, etkileyici ve sağduyulu yazılardan biri:

https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2020/03/28/ilk-hasta-salgini-kim-baslatti/

Birkaç alıntı.

"Eğer aldanmak ve masum insanları suçlamak istemiyorsak bir şeyi hep aklımızda tutmalıyız. Ortalığı toz ve dumanın kapladığı bir yerde gerçekten önünü görmek isteyenler, herkesin kolayca yanıtladığı kalıp sorulara değil sorulmadan bırakılmış ve yanıt bekleyen sorulara yönelirler"

"Yaygın önyargılar, korkular ve daha derindeki tiksintiler, insan normal koşullarda ağır basan utanma duygusunun ve sorumluluk bilincinin yüklerinden kurtulduğunda, kamusal alanda ileri sürülüp sanki bir fikirmiş gibi saygı görmeyi talep ederler. İşin kötüsü böyle bir saygıyı göstermeye hazır çok sayıda insan bulmakta da hiç güçlük çekmezler."

"Mesela Korona’nın Vuhan bölgesindeki bir balık pazarında ortaya çıktığı iddiası şimdiden kesinlikle yanlışlanmış olmasına rağmen, dünyanın tamamını katetmiş bir rivayet halini aldı bile. Zira “The Lancet” isimli dergide yayımlanan bir araştırma, ilk virüs vakasının 1 Aralık 2019 tarihinde teşhis edilen ve balık pazarıyla ilgili olmayan bir şahıs olduğunu açık bir şekilde ortaya koyuyor."

Bu da son zamanlarda çok okunan haberlerden biri: https://www.livescience.com/coronavirus-not-human-made-in-lab.html

Başlığı dikkat çekici: "Koronavirüs bir laboratuvardan kaçmadı. Nereden mi biliyoruz?"

Yani virüsün insan yapımı olmadığını gösterdiğimizde bir laboratuvardan çıkma olasılığını sıfırlamış mı oluyoruz? Merak ettiğim: Bu farkında olmadan yapılan bir hata mı, yoksa kurnaz bir manipülasyon mu?

Sadece olasılıklardan bahsettiğimizi unutmadan, Wuhan balık pazarına 12 km mesafede Instutite of Virology'nin, 280 metre uzaklıkta ise (evet şaka değil) Center of Desease Control and Prevention'ın bulunduğunu, buralarda biyolojik silah araştırmaları yapılma olasılığının yüksek olduğunu düşünürsek... Bu Ar-Ge merkezlerinde kaç tane yarasa ve envai çeşitten kaçar tane hayvanın tutulduğunu, bunların yakalanması, beslenmesi, deney ve araştırmalarda kullanılması aşamalarında kaç insan ve hayvanın birbiriyle temas ettiğini biliyor muyuz? Buralarda kaza ve kaçak riskleri yok mu? Yoksa neden "sıkı güvenlik önlemleri" alır bu merkezler? "Doğal" yolla ortaya çıkmış bir patojenin buralardan çıkma ihtimali yok mu?

İlk incelenen vakalar arasındaki 41 kişinin 13'ünün pazar yeriyle hiçbir bağlantısı bulunmadı. Tespit edilen ilk vakanın (1 Aralık 2019) pazarla hiçbir bağlantısı olmayan bir kişi olduğuna yönelik kanıt da var. Bunları ortaya koyan rapor saygın tıp dergisi Lancet'de yayınlandı. En iyi özetlerinden biri de prestijli bilim dergisi Science'ta çıktı: https://www.sciencemag.org/news/2020/01/wuhan-seafood-market-may-not-be-source-novel-virus-spreading-globally

Salgının Ar-Ge merkezlerinden çıkmadığına yönelik hiçbir kanıt yok. Ama etkili çevreler ısrarla pazaryeri varsayımını kesin gerçekmiş gibi sunmaya devam ediyorlar.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dil, zihin ve felsefe dersleri

ENDÜSTRİYEL ŞİRKET TARIMI ÖLDÜRÜR - Kapitalist tarım ve Covid-19: Ölümcül bir birleşim

Köylülük ve Agroekoloji